USD
EURO
ALTIN

OKULLAR EĞİTİME HAZIR MI?

Özel HABER BOZOVA-Okulların yüz yüze açılmasına sayılı günler kala, Bozova’nın Sesi gazetesi olarak Bozova Eğitim-Sen(Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) baş temsilcisi Kamber Elmas  yaptığımız görüşmede okulların eğitime tam anlamıyla hazır olmadığını , bir çok okulun kaderi ile baş başa bırakıldığını ve öğretmenlerin yeni eğitim dönemine mutsuz, kaygılı ve endişeli başlayacağını belirtti. OKULLAR EĞİTİME HAZIR DEĞİL […]

OKULLAR EĞİTİME HAZIR MI?
Yazı fontunu küçültür Yazı fontunu büyütür

Özel HABER

BOZOVA-Okulların yüz yüze açılmasına sayılı günler kala, Bozova’nın Sesi gazetesi olarak Bozova Eğitim-Sen(Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) baş temsilcisi Kamber Elmas  yaptığımız görüşmede okulların eğitime tam anlamıyla hazır olmadığını , bir çok okulun kaderi ile baş başa bırakıldığını ve öğretmenlerin yeni eğitim dönemine mutsuz, kaygılı ve endişeli başlayacağını belirtti.

OKULLAR EĞİTİME HAZIR DEĞİL l

Bozova Eğitim-Sen(Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) baş temsilcisi Kamber Elmas; “  6 Eylül Bugün okullar başlayacak. Öncelikle bu durumdan mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Bu süreçte maddi durumu kötü olan ailelerin çocukları adeta eğitimin dışına yitildi.  Bölgemizde ise bu durum daha kötü bir hal aldı. Pandemi öncesinde bölgesel şartlardan dolayı oluşan uçurumlar pandemi ile adeta zirveye çıktı.  Bırakın tablet ya da bilgisayar ile eğitimi Eba Tv yi izleyecek araç gereçlere sahip olamayan öğrenciler dahi var. Bunun yanı sıra bölgesel olumsuzluklar göz önüne alınmadan LGS ve YKS gibi sınavlarda öğrenciler bir tutularak değerlendirildi.  Bozova’nın köyünde yaklaşık 1,5 yıl boyunca derslerden uzak bir öğrenci ile Ankara’nın göbeğinde her türlü imkana sahip öğrenci aynı sınava giriyor. Zaten bölgesel şartlardan dolayı mağdur olan öğrenci bir de bu uygulama ile daha da mağdur bir hal alıyor.  Bu olumsuzlukların sebebi de öğretmenler görülüyor ve öğrenci neden başarısız? sorusu ile adeta öğretmenden hesap sorulmaya kalkılıyor. Bu yaklaşım gerçekçi bir yaklaşım değil ve Millî Eğitim Bakanlığının sorumluluğu üzerinden atmasından başka bir şey değildir. İşte bu tür durumlardan dolayı okulların yüz yüze açılması bir nebze de olsa öğretmen arkadaşlarımızın fedakarlıkları ile uçurumun azalması için bizleri mutlu etmektedir. Lakin okullar her ne kadar açılsa da Millî Eğitim Bakanlığı yine sorumluluk alma yerine topu okullara atarak, okulları kaderleri ile baş başa bırakmaktadır. Köy okullarına yeterince ödenek verilmemekte hatta hiç ödenek dahi almayan okullar bulunmaktadır. Özellikle Birleştirilmiş Sınıfların olduğu okulları ziyaret ettiğimizde birçok harcamayı öğretmen arkadaşlarımızın kendi ceplerinden yaptıklarına şahit olmaktayız. Yaz ayı boyunca yapılmayan öğretmen atamaları ve İŞKUR personel alımları nedense okulların açılması ile yapılmaktadır. Yeni öğretmen atamaları 3 Eylül’de açıklandı. Bu öğretmenlerin göreve başlaması en az 2 haftayı alacaktır. Bunun yanı sıra öğretmenin okula ve öğrencilere uyum sağlaması da iki hafta sürecektir. Bu kadar zaman kaybının rahatlığına anlam vermiş değiliz. Ücretli öğretmen başvurularını ağustos ayında alan milli eğitim öğretmen atamalarını Eylül ayında sonuçlandırıyor.  Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Yaz ayında atamaların yapılıp seminer dönemine öğretmenler hazır bir şekilde okullarında bulunsa bu kayıplar olmayacak. Bunun yanı sıra İŞKUR atamaları da ne hikmetse okullar açıldıktan sonra yapılmakta.  Çalışan personel olmadığı için okul gezilerimizde öğretmen ve idarecilerin okulları yıkayıp temizlediğine şahit oluyoruz. Her fırsatta toplum ve devletçe linç edilen ve emeğinin karşılığı tam ödenmeyen ve sadece öğretmenler gününde hatırlanan öğretmenlerin fedakarlıkları ile eğitim sistemi ayakta kalıyor. Bu kadar sorun varken okulların eğitime hazır olduğunu söylemek hiç de inandırıcı değil. Millî Eğitim Bakanlığı kendi üstüne düşen sorumlulukları almalı ve gerekli tüm eksiklikleri gidermelidir.”

ÖĞRETMENLER MUTSUZ ENDİŞELİ ve KAYGILI

Bozova Eğitim-SenEğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) baş temsilcisi Kamber Elmas  okullar açılırken öğretmenlerin sıkıntılı ve mutsuz bir şekilde eğitime başlayacaklarını belirtti.  Bu durumun oluşmasında bir çok etken olduğunu belirten Elmas açıklamasında; “Pandemi döneminde canlı dersleri gerçekleştirdiği halde sırf öğrenci katılmadığı için ek dersleri kesilerek  mağdur edilen öğretmenlerin toplu iş sözleşmesi ile birlikte mağduriyetleri katlanarak çoğaldı . Toplu iş sözleşmesinde beklediğini alamayan memur ve öğretmenler maddi olarak enflasyon karşısında ezilmekte ve geçim derdine düşmektedir. Her toplu iş sözleşmesinde olduğu gibi bu toplu iş sözleşmesinde yine bir tiyatroya şahit olduk.  Başrollerinde hükümetin ve yardımcı oyuncu olarak ta yetkili sendikanın bulunduğu bu tiyatro oyununda konunun öznesi olan kamu çalışanları adeta seyirci kılınmıştır.  Kabul edilen zam oranlarıyla adeta memurlar ile dalga geçilmiştir.  Yetkili sendikanın bu oranlara imza atması kendi üyeleri içinde dahi rahatsızlık yaratmıştır.  Kamu çalışanları bu zam oranları karşısında enflasyona karşı ezdirilmiş git başının çaresine bak denilmiştir. Ki zaten yapılan zamlar  hiçbir zaman zam olmamıştır. Enflasyon oranlarının altında alınan miktarlar maaşlarda artış değil bir düşüştür. Kaldı ki enflasyon oranında dahi verilen zam oranları yüzde sıfır zammın dolaylı olarak allanıp pullanıp memura dayatılmasıdır. KESK ve bileşenleri olarak biz bu zam oranlarını ve toplu iş sözleşmesini kabul etmiyoruz. Bu toplu iş sözleşmesi öğretmenleri ve diğer kamu çalışanlarını açlığa mahkûm etmekten başka bir şey değildir. Zira bu toplu sözleşme öğretmenleri geçim sıkıntısına düşürmektedir.Geçim derdine düşen öğretmenden nasıl verim beklenebilir. Sahadaki izlenimlerimiz neticesinde geçimini sağlayamayan birçok öğretmen arkadaşımızın ek işler yaptığına şahit olmaktayız. Öğretmenler geçim sıkıntısı nedeni ile mutsuz. Öğretmeni mutsuz olan ülkenin eğitimi ne kadar verimli olabilir ki? Bunun yanı sıra son günlerde gündeme gelen PCR testi zorunluluğu da ayrı bir konu. Öncelikle Sendika olarak herkesin aşı yapmasından yanayız.  Lakin istemeyen kişilerinde zorla ya da dolaylı bir şekilde aşı yaptırılmasına da karşıyız. Öğretmenlere hafta iki gün PCR testi zorunluluğu bir dayatmadır. Dolaylı bir şekilde aşıya zorlamaktır ve bu bir mobing uygulamadır. Bu şekilde bir anlayış ile sürece yaklaşmak tehlikeli ve istenmeyen durumların ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bu uygulama okullarda idareci ve öğretmenlerin karşı karşıya getirilmesinden başka bir şeye yaramayacaktır. İdareciler iki arada bir derede kalacaktır. Bu durumda ciddi sıkıntılar ve çatışmalar ortaya çıkacaktır. İdareciler kendilerine gönderilen yazı doğrultusunda hareket etse öğretmen ile karşı karşıya gelecektir eğer hayır bu tür bir yazılı emir usulsüzdür dese bu defa da   Milli Eğitim Bakanlığı ile karşı karşıya gelecektir. Bu uygulama ile idareciler üzerinde de ciddi baskılar oluşacaktır.  İdareciler üzerinde ki baskı ise öğretmenlere yansıyacak ve okul ortamlarında huzursuzluklar baş gösterecektir.  Eğitim Sen olarak bizler bilimsel verilerin ışığında aşı olmanın özelde öğretmenlere genelde ise tüm vatandaşlara izah edilmesinden yanayız. Zorunlu ve dolaylı baskılar ile bu süreç yürümez. Sendika olarak bilimsel verilerin ışığında diyalog ile oluşacak süreçte etkin bir rol oynayarak üzerimize düşeni yapmaktan geri durmayacağız’ dedi.

FACEBOOK YORUMLARI